Ayetullah Ramazani: Talebenin İlk Vazifesi Dinde Derinleşmektir / Havzanın Eski Sünnetlerinin Korunup Devam Ettirilmesi

دوشنبه, 23 آبان 1401

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreteri toplumun talebelerden beklentileri hakkında şu açıklamalarda bulundu: Halk, talebelerden dini iyi, doğru ve kapsamlı öğretmelerini bekliyor.

Ayetullah Ramazani: Talebenin İlk Vazifesi Dinde Derinleşmektir / Havzanın Eski Sünnetlerinin Korunup Devam Ettirilmesi

Talebelerin İlk Vazifesi Dinde Derinleşmektir / Havzanın Kadim Sünnetleri Korunup Sürdürülmelidir

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreteri 10.11.2020 tarihinde Kum-Nercis Hatun kompleksinde Gilan eyaletinin yeni kız öğrencileri topluluğu arasında yer aldı.

Ayetullah Rıza Ramazani bu görüşmede kız talebelere hitaben şunları dile getirdi: Dine hizmet etmek ve Hz. Veli Asr’ın (a.s) askeri olmak büyük bir şereftir ve bu nimet için Allah’a şükretmelisiniz. Bu şekilde İmam Zaman’a (a.s) nispetle ilminizi ve sevginizi arttırmaya çalışın, çünkü bir insanın ilmi arttıkça sevgisi de artar. Bizler de Hz. Veli Asr’ın (a.s) bizden ne beklediğini bilmeli ve bu doğrultuda yürümeliyiz.

Ayet ve hadislere göre birinci vazifemiz dinde derinleşmektir ve dinin bilgilerini derinlemesine öğrenmemiz gerekir. Dini tanıyalım, kabul edelim ve dindar olalım. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Kim Allah için ilim öğrenir, Allah için öğrendiğine amel eder ve Allah için başkalarına öğretirse gökler alemi onu büyüklükle yad eder.”

Dini doğru, kapsamlı ve derinlemesine öğrenmemiz gerekir. Din dakik, kapsamlı ve derinden bilinirse daha iyi öğretebiliriz. Bunun içindir ki öğrenme ve öğretmemiz doğru olursa öğretim de doğru olacaktır. Öte yandan dini Allah için öğrenirsek bize ilahi şeyler verilecektir ki bunlar üstadın yanında elde edilemez. Din kuşatıcıdır ve ferdi ve toplumsal sorumlulukları bize öğretir. Bunun için bireysel ve toplumsal sorumluluklarla aşina olmamız gerekir.

İnsan edepli olursa toplumu edeplendirir. Üstatlardan birisi şöyle diyordu: “Üç türlü edep vardır: Nefsin edebi, başkasının edebi ve Allah’ın edeplendirmesi.” Yani nefsimizi Allah’ın mahzarında görmeliyiz ve kendimizi edeplendirmeliyiz; gözümüzü ve dilimizi kendi haline bırakmamalıyız. Keza öğrendiğimiz ilimde tekebbüre yer vermemeliyiz. Eğitimsel etkileri açısından ilmin üç aşaması olduğu söylenebilir: Birinci aşama kibirdir; bazı insanlar bir şeyler öğrenip kibirlenir, ikinci aşama tevazudur ve üçüncü aşamada ise insan anlamadığını anlar.

Emirü’l-Müminin Ali (a.s) şöyle buyurur: En aşağı ilim, dilde kalan ve fiil aşamasına ulaşmayan ilimdir; fakat ilimlerin en hayırlısı, insanın gözlerinde, ellerinde, ayaklarında, uzuvlarında ve ziynetlerinde görünen ve insanda tesir eden ilimdir. İnsanlar öğrencilerin dini iyi öğrenmelerini ve doğru ve kapsamlı bir şekilde öğretmelerini beklerler. Bu doğrultuda ilim havzasının eski gelenek ve göreneklerinin dikkate alınması ve bunlara önem verilmesi gerekir. Adetlerin korunup devam ettirilmesi zorunludur. Münazara, önceden derse hazırlanma, ders sonrası mütalaa, ders ve üstada saygı, üstattan önce derse girme ve… gibi ilim havzasının kadim sünnetleri dikkate alınmalıdır.

Ahlakın yaşı yoktur, çünkü ahlak kişinin yolunu ve insanlığını belirler. Bu nedenle, ahlaki vaazı önce kendi içimizde uygulamalıyız, çünkü bazı insanlar iyi öğretmenler olabilir, ancak ahlaki karakterler olmayabilirler. İlim kalbin hayatı ve yaşamıdır ve insanın iç alemini dinginleştirir. Peygamber Ekrem (s.a.a) şöyle buyururlar: “İlim kalplerin cehaletten kurtulup hayat bulmasıdır.” Kalp hayata ulaşırsa insan görür ve insan için her şey aydınlanır.

Öğrencileri güçlendirmek için okul yöneticileri onlara ders çalışma, ders öğrenme, ders öğretme, Kur’an öğrenme, Kur’an öğretme ve konuşma yapma gibi becerileri kazandırmalıdır. İlim havzalarında bilimsel ve eğitsel danışmanlığa ve ahlak derslerine daha fazla önem verilmelidir. Ayrıca bilim ve eğitim alanındaki yeteneklerin de iyi tespit edilmesi gerekmektedir.

Batı, Ehlibeyt (a.s) öğretilerine susamıştır, yeter ki onların dilini ve edebiyatını bilelim. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur: “İnsanlar bizim sözlerimizin güzelliklerini bilselerdi kesinlikle bize tabi olurlardı.” Bizler Ehlibeyt’in (a.s) sözlerinin güzelliklerini insanlara ulaştırırsak İmam Rıza’nın (a.s) duası kapsamına gireceğiz ki şöyle buyurmuştur: “Allah bizim emrimizi ihya edene rahmet etsin.” Dolayısıyla Ehlibeyt’in (a.s) emrinin ihyası, dini doğru öğrenmemizi ve doğru öğretmemizi gerekli kılar. Saadet mesirinde tevekkül, tevessül ve tefekkür dikkate alınmalıdır. İslam İnkılap Rehberi gençlere tahsili, tehzibi ve sporu tavsiye etmiştir.

نظر دهید

شما به عنوان مهمان نظر ارسال میکنید.

تماس با ما

موضوع
ایمیل
متن نامه
3*1=? کد امنیتی